TÜRK KLİNİK BİYOKİMYA DERNEĞİ
Ana Sayfa Üyelik

KOLESTEROL VE TRİGLİSERİD NEDİR?

Damar sertliği (ateroskleroz) ve koroner kalp hastalıklarının gelişiminde yağ metabolizmasına ilişkin bozukluklar büyük öneme sahiptir. Kolesterol ve trigliseridler vücuttaki en önemli yağ molekülleri arasında yer almaktadır.
Kolesterol vücutta yaşamsal öneme sahip olan bir maddedir. Vücudumuzdaki bütün hücrelerin yapısında bulunan kolesterol, safranın ve bazı hormonların da temel bileşenidir. Gıdalar ile alınabildiği gibi, vücutta da sentezlenmektedir. Kanda yüksek miktarlarda bulunması zararlıdır.
Trigliserid ise besinlerdeki enerjinin vücudumuzdaki hücrelere taşınmasında görevlidir.
Kolesterol ve trigliseridler suda çözünmedikleri için, dolaşımda lipoprotein adı verilen proteinler aracılığı ile taşınmaktadır. Lipoproteinlerin yoğunlukları, içeriklerindeki kolesterol ve trigliserid yapısına göre değişkenlik göstermektedir. Lipoproteinler  yapısal özellikleri, yoğunluklarına göre 5 gruba ayrılmaktadır.
  • HDL (High Density Lipoprotein-yüksek dansiteli lipoprotein): En yoğun ve en küçük hacimli olan lipoproteindir. Damar duvarındaki kolesterolü alarak karaciğere taşımaktadır. Bu şekilde kolesterol karaciğerde safra asitlerine dönüşmekte ve barsaklar aracılığı ile vücuttan uzaklaştırılmaktadır. Kan düzeylerinin yüksekliği, kalp krizi olasılığını azalttığı için “iyi kolesterol” olarak da bilinmektedir.
  • LDL (Low density lipoprotein-düşük dansiteli lipoprotein): Yoğunluğu daha az  olan bir lipoproteindir. Karaciğerde sentezlenen kolesterolü dokulara ve kan damarlarına taşımaktadır. Kan değerlerindeki yükseklik kalp ve damar hastalığı riskini arttırdığı için "kötü kolesterol" olarak da bilinmektedir.
  • VLDL (Very low density lipoprotein-çok düşük dansiteli lipoprotein), IDL (ara dansiteli lipoprotein) ve şilomikron ise düşük dansiteli diğer lipoproteinlerdir.

 

KOLESTEROL VE /VEYA TRİGLİSERİD YÜKSEKLİĞİ

Kan kolesterol ve/veya trigliserid düzeylerindeki yükseklik, günümüzde en önemli ölüm nedenleri arasında yer alan koroner arter hastalıklarının gelişimi için önemli bir risk faktörüdür.
Dolaşımdaki yüksek miktardaki kolesterol, damarların iç yüzüne yapışıp buralarda plaklar oluşturmakta, kolesterol dışındaki bazı maddelerin de eklenmesiyle bu plaklar büyümekte ve damarları tıkamaktadır. Günümüzda çok yaygın olan bu hastalık, damar sertliği olarak da bilinmektedir. Damar tıkanıklığının kalp damarlarında oluşması koroner arter hastalığına ve kalp krizine, beyin damarlarında oluşması ise beyin işlevlerinde bozukluk ve felce neden olmaktadır.
Kolesterol ve/veya trigliserid değerleri yüksek olan kişilerde, bu yükselmeden sorumlu olabilecek diğer hastalıkların varlığı da (şeker hastalığı, hipotiroidi, bazı karaciğer hastalıkları, kronik böbrek yetmezliği gibi) mutlaka araştırılmalıdır.
Günümüzde kolesterol, trigliserid ve lipoproteinler için belirlenmiş olan hedef değerler bulunmakta olup, bu değerlerin üzerinde, yükseklik derecesine bağlı olarak hastalık gelişme riski de artmaktadır. Aşağıda kandaki yağ değerleri için belirlenmiş olan hedef değerler  ve yükseklik derecesinin tanımları yer almaktadır

KAN LİPİD DÜZEYLERİNE GÖRE KORONER ARTER HASTALIĞI GELİŞME RİSKİ


Risk Kategorisi

Serum Düzeyi (mg/dL)

Total-Kolesterol

 

İstenen

<200

Yüksek

200-239

Çok yüksek

?240

Trigliserid

 

Normal

<150

Sınırda yüksek

150-199

Yüksek

200-499

Çok Yüksek

?500

LDL-Kolesterol

 

Optimal

<100

Optimale yakın veya optimal üstü

100-129

Sınırda yüksek

130-159

Yüksek

160-189

Çok yüksek

?190

HDL-Kolesterol

 

Düşük

<40

Yüksek

?60

 

 

Koroner Arter Hastalığı  Gelişiminde Rol Oynayan Temel Risk Faktörleri Nelerdir?

  • Sigara
  • Kan basıncı yüksekliği
  • HDL-Kolesterol düşüklüğü (<40 mg/dL)
  • Ailede erken koroner arter hastalığı varlığı (Ailede birinci derece erkek akrabalarda 55 yaşından önce veya kadın akrabalarda 65 yaşından önce koroner arter hastalığı varlığı)
  • Yaş (Erkeklerde 45 yaş ve üzeri; kadınlarda 55 yaş ve üzeri)

Kanda Lipid Ölçümleri Öncesinde Yapılması Gerekenler Ve Alınması Gereken Önlemler Nelerdir?

  • Örnek alınmasından önceki en az üç haftalık dönemde beslenme alışkanlıkları değiştirilmemelidir.
  • Hızlı kilo değişikliklerinden sakınılmalıdır.
  • Fiziksel ve psikolojik stresten sakınılmalıdır.
  • Örnek alınmasından önceki üç günlük dönemde alkol alınmamalıdır.
  • Örnekler 12 saat açlık sonrasında ve sabah verilmelidir.